Fuat Böge
Farklı, orijinal, ilginç ve faydalı bakış açıları sunabilmek, iletişimdeki güçtür.

Hayatı Yakalamak

Yaşam öyle bir yerde duruyor ki, ona kavuşmak için yüksek bir tepenin dikenli yollarından geçmek gerekiyor. O, o yüksek tepenin zirvesinde, gözleri kamaştıran bir çekicilikle, ışık saçıyor tüm vadiye. Ve bizler, o vadi de yakalamak için tırmanıyoruz o eşsiz güzellikteki hayatı. Kimimiz daha hızlı koşuyor, kimimiz daha sakin yürüyor ama tek bir amaç oluyor hepimiz için o yüksek tepedeki yaşamı yakalamak. Yaşam önümüze çiçeklerle süslenmiş bir sepet gibi sunulmuyor. O tepeye çıksak bile, boş bir sepet gibi veriliyor elimize. İçerisini bizler dolduruyoruz, kimimiz gelinciklerle, kimimiz güllerle. Sonra o çiçeklerle süslediğimiz hayatı tekrar bir tepeye dikiyoruz. Çakıllarla, dikenlerle dolu bu zorlu tepe yolundan, tepetaklak düşenlerde oluyor, herkesten önce çıkma hırsıyla ölenlerde. Ve biz o yolda ilerlerken tanıyoruz, anlıyoruz tüm insanları. O yolda düşüyor herkesin maskesi. Ve tırmandıkça anlıyoruz anlamını, ihtirasın, kıskançlığın, bencilliğin, kötülüğün. Yaşam içi boş bir sepet ve içini süslemek kapasitesi kadarıyla mümkün oluyor tüm insanlar için, Kimi mis gibi kokan gelinciklerle süslüyor içini, kimi ter kokan emekleriyle, kimi hırs kokan ihtiraslarıyla. Ve çok ilginçtir, o tepeye çıkarken kazanımlarınla doldurduğun o sepet, eğer çok ağırlaşmışsa bir süre sonra taşıyamıyorsun, yere bırakmak zorunda kalıyorsun. Yaşam içi boş bir sepet ve o sepeti süslemekte sana kalmış, taşımakta. O tepeye tırmandıktan sonra, dönüp aşağıya baktığında, vadide geride kalan insanları görüyorsun, hayatı yakalamanın endişesiyle koşuşturan insanları. Tercihlerin, kararların, kararlardan sonraki pişmanlığın, kazandıkların, kaybettiklerin etrafı süslenmiş, güzel kokular veren, simli bir çiçek demeti gibi elinde. İster sevgiline ver, istersen yanında götür. Sen o tepeye tırmanmanın zevkini çıkar yeter.

Yorum Yok to “Hayatı Yakalamak”

Yorum bırakın