KOBİ’ LERİN %90 ININ HİBE, TEŞVİK VE DESTEKLERDEN HABERİ BİLE YOK!!!
Bundan 10 sene önce bir işletme sahibine hibe, teşvik ya da desteklerden bahsettiğinizde gülüp geçer, benimle dalga mı geçiyorsun derdi, çünkü almasının imkansız olduğunu çok iyi bilirdi. Ülkemizde yıllardan beri süre gelen bir gelenek var idi. Eğer devletten destek ya da kredi almanız gerekirse Ankara’ da bir dayınız, amcanız olmalıydı veya büyük bir holdingin sahibi olmanız gerekirdi. Bugün ülkemizde gelinen noktada, isteyen her işletme ya da KOBİ, uygun bir projeyle her türlü hibe, teşvik, destek ve kredi gibi birçok konudan faydalanabilir, yatırım yapabilir ve işini geliştirebilir. Girişimciler ise, devlet desteği ile işlerini kurabilir, personel istihdam edebilir, makine ya da malzemelerini alabilirler.
Avrupa Birliği uyum yasaları neticesinde ülkemizde son yıllarda çok büyük gelişmeler ve atılımlar oldu. AB’ nin önerdiği ve bütçeyle desteklediği batıdan doğuya, güneyden kuzeye uzanan 26 adet bölgesel kalkınma ajansları kuruldu. Amaç ülkenin kalkınmasını sağlamak için yatırım ve teşviklerin Ankara’dan değil, yerel yönetimler tarafından gerçekleşmesini sağlamaktı. Çünkü o bölgedeki idareciler hangi yatırımların yapılabileceğini, hangi sektörlerin desteklenebileceğini Ankara’dan çok daha iyi bilirler. Diğer taraftan KOSGEB, TÜBİTAK gibi kurumlar Ar-Ge projelerine, İş geliştirme projelerine, istihdam, makine ve teçhizat donanımlarına daha çok bütçe ayırarak KOBİ’leri sürekli destekler hale geldiler. KOSGEB’ in Genel Destek Programları, her işletmeye destek olmaya başladı. Tanıtımdan eğitime, istihdamdan danışmanlığa kadar birçok alanda KOBİ’ lerimizin gözdesi oluverdi. Zaman zaman vermiş olduğu düşük faizli krediler de her zaman sabırsızlıkla beklenen büyük bir umut kaynağı oldu.
Avrupa Birliği’nin şiddetle desteklediği, hükümetin uygulamaya aldığı, “Her Köye Bir KOBİ” Projesi de ülkemizin kalkınmasında büyük rol oynamaya başladı. Telekomünikasyon, Elektrik, Doğal gaz gibi bir çok alandaki özelleştirmeler insanımıza iş imkanı sunmaya ve vatandaşımıza bir çok hizmetin kaliteli ve ucuza gelmesini sağladı. İŞKUR yaptığı istihdamlarla binlerce insanımıza iş fırsatı sağladı. “İstihdam etmek sizden sigortası bizden” sloganıyla hem işsize iş sağladı, hem de sigorta priminin işveren hissesini ödeyerek işverene destek oldu. Yine AB uyum yasaları çerçevesinde “Torba Yasa” adıyla bilinen yasa onaylanarak yürürlüğe girdi. Bu sayede borçlarda yapılandırma sağlanarak milyonlarca lira paranın hazineye dönüşü sağlandı. İşletmelerin üzerindeki yük hafifledi. Kalkınmakta olan bir ülke olmamız nedeniyle Dünya Bankası da Türkiye için büyük bir bütçe ayırmış durumda. Dünya Bankası geçenlerde yaptığı bir açıklamada Türkiye’nin son yıllarda büyük atılım yaptığını, Yunanistan gibi Avrupa birliğinde olan ve desteklenen bir ülkeden daha çok yatırım ve teşvik verdiğini, ekonomisini hızla düzelttiğini belirterek önümüzdeki 3 yıl içerisinde Türkiye’ye ayırdıkları bütçeyi 5 katına çıkaracaklarını belirtti. Bu da demek oluyor ki önümüzdeki 5 yıl içinde ülkemiz dünyada ekonomik yönden en gelişmiş ülkeler içerisine girecek ve AB ve Dünya ekonomisinde söz sahibi olacaktır.
Şu anda ülkemiz Almanya’nın 90’lı yıllarını yaşamaktadır. Biz 50 yıl önce Almanya’ya işçi göndermiş bir ülkeyiz ama önümüzdeki 10 yıl içerisinde şuna şahit olacağız ki bırakın yurtdışındaki vatandaşlarımızın geri göçünü, almanlar bile çalışmak için bu ülkeye gelecekler. Zengin maden kaynaklarımız, genç nüfusumuz, jeopolitik konumumuz, çalışkan insanımız bu ülkenin en büyük sermayesidir ve ülkemizi geleceğe taşıyacak güçlü bir ekonominin temel taşlarıdır.
INC Danışmanlık olarak bundan iki yıl önce hizmet vermeye başladığımızda, çoğu kimse işimizin zor olduğundan, kurum ve kuruluşlarla çalışmanın meşakkatli olduğunu, insanımızın henüz bu tür şeylere alışkın olmadığından bahsederek ümidimizi kırmaya çalıştıklarını çok iyi hatırlıyorum ve bugün gülerek anımsıyorum. Şunu açık ve net olarak gördüm ki insanımızın çoğu bu konuda bihaber ve nerden neyi nasıl alacağını bilmemektedirler. Kalkınma Ajansları için uygun bir proje nasıl yazılır ya da bu konuda ne yapmak gerekir danışacak insan, yol gösterecek firma aramaktadırlar ama bulamamaktadırlar. Bu konuda tüm Türkiye’de hizmet verecek bir kadro kurarak yola çıktık ve bugüne kadar birçok firma ve insanımıza mihmandarlık yaptık ve yapmaya devam etmekteyiz. Uygun proje bulunamadığından dağıtılmak için ayrılan paralar maalesef hazineye devredilmektedir. Proje yazabilen eleman eksikliğini görerek bu konuda kendi elemanlarımızı yetiştirdik. Uygun proje nasıl yazılır, kimler nerelerden yardım alabilir, cironuzu nasıl artırabilirsiniz, çalışanlarınızdan nasıl verim alabilirsiniz gibi birçok konuda eğitim, danışmanlık ve koçluk yapmaya devam ediyoruz.
Hızla büyüyen ve gelişen, 2023 vizyonuna hazırlanan bir Türkiye için çok çalışmak gerektiğini 1923 yılında ülkemizin kurucusu Atatürk bizlere aşılamıştı. Atatürk’ün hayal ettiği bir ülkeyi, onun rüyasını 2023 yılına kadar gerçekleştirmek bu ülkenin havasını soluyan her bir Türk vatandaşın boynunun borcudur. Mandacı değil, bağımsız bir Türkiye için çalışmak, çalışmak yine çalışmak bizim vazifemizdir.
Güçlü ekonomisiyle, modern teknik ve donanımlarla sanayileşmiş, yetişmiş ve nitelikli çalışanlarıyla gelişmiş, azim ve sabırla öğrenmiş, ülkesinin kalkınmasında emek harcamayı şiar edinmiş güçlü bir Türkiye için el ele birlikte yürüyecek ve geleceği omuzlarımızda taşıyarak bizden sonrakilere emanet edeceğiz ve onların boynunu düşman karşısında eğmeyeceğiz. Ne mutlu ülkesini sevene ve ülkesi için çalışıp üretene.
Fuat Böge
Yorum bırakın