Fuat Böge
Farklı, orijinal, ilginç ve faydalı bakış açıları sunabilmek, iletişimdeki güçtür.

Oca
26

Kahve Tutkunları İçin Farklı Bir Kahve: Böge’s Coffee

Kahve kültürünü dünyaya yayan Türklerin en favori içeceği kahve, tüm dünyada “Türk Kahvesi” adıyla adeta bir marka olmuştur, öyle ki Türkler bile ona hala “Türk Kahvesi” derler. Fakat ne yaman çelişkidir ki bizler de filtre kahveyi batıdan öğrenmiş bulunuyoruz. Kahve çekirdeklerini farklı tatlarda sunmayı, geliştirmeyi ve dünyaya servis etmeyi başaran batılılar, espresso, americano, cold brew gibi birçok farklı tat ortaya çıkartarak ülkemizde de son yıllarda hızla yayılarak müthiş bir kahve kültürü oluşturmuşlardır.

Boge’s Coffee ise bu trende kendine özgü bir bakışla farklı bir yorum katarak, filtre kahveyi espresso çekirdeklerinden kavurarak farklı bir blend-karışımla yeni bir tat ortaya çıkartmıştır. Bu prime özellik, filtre kahveyi ve espressoyu büyük bir tutkuyla içenlere yeni bir damak tadı katmıştır. Boge’s Coffee markası Anatolia Group şirketlerinden Alyans İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından tescillenerek faaliyetine pandeminin hemen ardından 2022 yılı Ekim ayında başlamıştır.

Filtre kahve tutkunları için özel üretilen bu böge’s kahvemiz, çekirdeklerini dünyada bir numaralı kahve çekirdeklerine sahip Kolombiya ve Brezilya’dan ithal etmektedir. Tarlalardan toplandıktan sonra titizlikle seçilen, yıkanan ve özenle paketlenen çekirdeklerimiz ülkemize gelmektedir. İthal edilen bu bölgedeki tarlalarda kesinlikle çocuk işçi çalışmamaktadır. Firmamızın en hassas olduğu konulardan birisi çocuk işçiliğine karşı duruşumuzdur. Çocuk işçileri çalıştıran üreticilerden ve firmalardan kesinlikle çekirdek kahve almıyoruz.

Amacımız kahveden keyif alma tutkusunu yaymak, gelecek nesillerle buluşturmak ve kahve dostlarına her yudumda aynı kalite ve damak zevkini tattırmaktır. Farklı tat ve kokusuyla böges kahveleri içenlerin damaklarında ayrı bir lezzet yaratmaktadır.

Fuat Böge, 26.01.2023

Eki
14

Yaşamak Güzel Şey – Melih Cevdet Anday

Yaşamak güzel şey doğrusu,

Üstelik hava da güzelse,

Hele gücün kuvvetin yerindeyse,

Elin ekmek tutmuşsa bir de.

Hele tertemizse gönlün,

Hele kar gibiyse alnın,

Yani kendinden korkmuyorsan,

Kimseden korkmuyorsan dünyada.

Dostuna güveniyorsan,

İyi günler bekliyorsan hele,

İyi günlere inanıyorsan,

Üstelik hava da güzelse.

Yaşamak güzel şey,

Çok güzel şey doğrusu.

Melih Cevdet Anday
14.10.2022

Haz
09

Sen de İşinin Patronu Olabilirsin!

Türk insanı çalışkan ve zekidir. Özellikle girişimcilik ruhu ile dünyada ün salmıştır. Misafir işçi olarak gittikleri birçok ülkede şuanda işletme sahibi, holding sahibi ve işveren olmuşlardır. Bulundukları ülkelerin en çok vergi vereni haline gelmişlerdir.

Özellikle Avrupa ilkelerinden Almanya, Fransa, Avusturya, Danimarka, Hollanda, İsveç gibi onlarca ülkede girişimcilik ruhlarıyla ses getiriyorlar. Bunun en son örneğini pandemi sürecinde gördük. Misafir işçi bir ailenin çocuğu olarak Almanya’da doğup büyüyen Özlem Türeci ve eşi Uğur Şahin büyük salgına karşı aşıyı bularak dünyada ses getirmişlerdir.

Ülkemizde de bunun örneklerini görüyoruz. Simit Sarayı, İstikbal Mobilya, Yemek Sepeti, Getir, Trendyol, Peak Game gibi birçok genç girişimcinin kurduğu girişimler dünyaya açılmışlardır. Bizim insanımız çok çalışkandır ama harekete geçirmek için itici kuvvete ihtiyaç duyarlar. Bazıları da bu itici kuvveti babasından, amcasından veya devletten beklerler.

Aslında çok çalışkan bir millet olmamıza rağmen bir o kadar da hazıra konmayı veya miras yemeyi seviyoruz. Bu çelişkili durum da zaten dünyada sadece bizim milletimize has bir özellik. Fırsatları iyi değerlendirmeyi, biraz uyanıklık veya şark kurnazlığını da seviyoruz.

Herkes bir iş kuracağı zaman veya bir kursa, bir eğitime, bir diyete başlarken çok heyecanlı, istekli ve arzulu ki 6 ay içinde dünyayı kurtaracak kadar coşkulu. Ama başlarken duyulan bu heyecan maalesef 3 veya 6 ay gibi kısa sürede sönüyor ve o heyecan ve coşkudan eser kalmıyor. Yani çok iyi start veren, başlatan bir yapımız var. Sonuca varmadan da pes ediyoruz.

Bununla ilgili dünya literatürüne girmiş bir deyim bile var: “Türk gibi başla, Alman gibi devam et ve İngiliz gibi bitir.” Bu sözü biraz analiz edelim. Bir işi yaparken bir Türk gibi heyecan ve coşkuyla başla ama onun gibi bitirme. Sonra bir Alman gibi o işi devam ettir. Sabır ve sebat göster, istikrarlı ol. Devam etme cesareti göster ve Alman gibi ısrarlı ol. İşin sonuna geldiğin aşamada ise o işi bitireceksen bir İngiliz gibi bitir. Yani bittiğinde veya sonlandığında kazançlı çık her şey senin lehine bitsin. Bu yüzden değil midir üzerinde güneş batmayan imparatorluk denmesi. Her şeyi menfaat ve çıkarına bitiren tek millet İngilizlerdir.

İşte biz Türkler de bu sözü örnek alarak girişimcilik ruhumuzu canlandırabilir ve kendi imparatorluğumuzu kurabiliriz. Girişimci olmak aslında çok da zor değildir. Sadece yol ve yöntem bilmemiz gerekiyor. Bilmiyorsak sorup öğrenip danışmak gerekiyor. Gerektiğinde profesyonel destek almak gerekiyor.

Ülkemizde girişimci olmak isteyen herkese sunulan o kadar çok imkân var ki burada hepsini sıralamak mümkün değil. Ama belli başlı bazı şeyleri söylemekten de geçemeyeceğim.

Yeni bir iş kurmak isteyen ve bu konuda iş planını hazırlayıp ortaya koyan her bir girişimci için öncelikle devletin sağladığı destekler var. Bunlara nasıl ulaşılacağını mutlaka KOBİ danışmanlarından öğrenmelisiniz. Sonra sermayesi eksik olanlar için verilen fonlar var. Yatırımcı bulmak isterseniz ülkemizde lisanslı 500 kadar melek yatırımcı var. Bankaların onaylı projelerinize vermiş olduğu sübvansiyonel krediler var. Kitlesel fonlama web siteleri var. Lütfen bunları iyice araştırın ve öyle girişiminizi başlatın.

Girişimci demek, önden start verecek kadar biraz birikimi yani öz sermayesi olan ve yapacağı işle ilgili deneyimi ve tecrübesi olan demektir. Bilmediğiniz anlamadığınız sektörlere sakın girmeyin.

Yapacağınız yatırımla ilgili mutlaka profesyonel destek alın. Sektörü araştırın. Pazar araştırması, rakip analizi, şirket yapısı gibi konuları önceden halledin. Hangi sektörler daha karlı, hangi sektöre girsem diye düşünüyorsanız bununla ilgili de Kobi Danışmanlarından yardım ve destek alabilirsiniz. Kar getiren o kadar çok sektör var ki.

Girişiminizin başından sonuna kadar her zaman yanınızda olan ve size rehberlik eden bir Kobi-Line var. Projelerinizde ve sermaye konusunda size yardım edecek tecrübeli Kobi Danışmanları var. Kobi-Line Kobi destek Merkezi ile görüşmeden bir işe girişmeyin. Kobi-Line size bir telefon kadar yakındır.

Dün geçti, yarın ise meçhul ama en doğru zaman bugündür, şimdidir. Hazırsanız geç kalmadan hemen bugün başlayın ve siz de kendi işinizin patronu olun.

Fuat Böge, 09.06.2022

May
23

Hisseler Düşüyor Faizler Yükseliyor!

Dünya ve ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Pandemi ekonomisinden sonra şimdi de savaş, kıtlık ve kaos ekonomisini yaşıyoruz. Olası 3. Dünya savaşına karşılık tüm ülkeler silah ve mühimmat yatırımlarına özel ve ciddi bütçeler ayırdılar. İnsanoğlu tarihte böyle dönemlerin üstesinden gelerek bugünlere kadar geldiyse bizlerin de bir şekilde bu zor dönemlerin üstesinden geleceğimiz kesin.

Tarihsel olarak yaşanan bu tür krizlerde işletmeleri neler bekler? Kriz yönetimi nasıl olmalıdır? Paniğe kapılmadan sakin bir şekilde nasıl atlatılır? Tüm işletmelerin en büyük ortak sorunları bu dönemi atlatarak tekrar eski verimli dönemlere geri dönmektir.

Krizler içinde fırsatları da barındırır. Olaya hep kötü tarafından bakmaktansa buradan nasıl fayda sağlayacağımıza, krizi nasıl aşabileceğimize odaklanırsak çözüme daha hızlı kavuşabiliriz. En önemlisi sakin kalıp olayları ve süreçleri pozitif değerlendirebilmektir.

İnşaat, emlak, otomotiv, gıda ve enerji giderleri her geçen gün artmaktadır. İşletmelerin ham madde girdileri sürekli yükselmektedir. Olası bir stagflasyon beklentisi de piyasalara hakim. Ama Kobilerin en güçlü yanı esnek bir yapıya sahip olmaları ve büyük hacimli firmalara göre daha çok avantaj sağlamalarıdır. Ülkemizdeki mevcut Kobilerin çoğu bu esnekliği iyi değerlendirebilirlerse krizden çok daha çabuk kurtulabilirler.

Kobilerin yapması gereken, işleyiş şekillerini ve organizasyonlarını yeniden değerlendirip yapılandırmaktır. Örneğin, küçülmeye gidebilir, ürün veya hizmetlerini azaltabilir veya çeşitlendirebilirler. Gerekli gördükleri takdirde ise farklı bir boyuta geçip ürün veya hizmet değişikliklerine bile gidebilirler. Tabiki tüm bu süreçleri uygularken profesyonel davranmak şarttır. Gerekirse yönetim danışmanlarından veya Kobi danışmanlarından yardım almaları doğru karar vermelerini sağlayacaktır.

Kaybedilen müşteri portföyü varsa, onları tekrar kazanmak için uygun çalışmaların yapılması, yeni potansiyel müşterilerin kazanılması için çeşitli dijital kampanyaların oluşturulması da en önemli görevlerdendir. İnternet çağında artık hedef kitlelerin dijital ortamlarda olduğu düşünülürse Kobilerin hızlıca ve ekonomik bir şekilde dijitalleşme sürecine geçmenin yollarını bulup bir an önce yapısal çevikliğe ulaşmaları gerekir.

Finansal kaynaklara uygun şartlarda ulaşabilmenin birçok yolu ve yöntemi vardır. Finansal darboğaz yaşayan işletmelerin, çözümü sadece banka kredilerinde değil, devletin sağladığı teşviklerde, geri ödemesiz hibelerde, devlet teminatlı kredilerde aramaları ve araştırıp öğrenmeleri büyük avantaj sağlayacaktır. Büyümek, gelişmek, şubeleşmek, markalaşmak veya ihracat yapmak isteyen işletmelerin uygun projeleri hazırlayarak finansman sağlamaları mümkündür.

Kobi-Line olarak işletmelerimizin bu zor dönemlerinde de her zaman yanındayız. Gerek iş süreçleri, gerekse mali konulardaki sıkıntılarını çözmek olsun her işletmeye uygun bir çözüm sunuyoruz. Yıllardır alanında uzman ekibimizle ülkemizdeki Kobilerin ve girişimcilerin gelişimine ve büyümesine yardım ettik yine yapmaya ilk günkü heyecan ve coşkuyla devam ediyoruz.

İşiniz ve girişiminiz ne olursa olsun uzmanlarımıza danışmaktan kaçınmayın. Biz el ele vererek hep birlikte bu süreci de atlatacağımıza eminiz. Çünkü biz Kobilerimize ve girişimcilerimize güveniyoruz. Bu küresel ekonomik krizin ülkemiz açısından da büyük avantaj olduğunu ve süreç iyi yönetilirse, Avrupa’nın üretim merkezi olacağımıza inancımız tamdır.

Güçlü, genç ve dinamik nüfusumuz, bizim ülkemizin en büyük sermayesidir. Yeter ki iyi bir organize ve sistem olsun. Biz bunu da başarırız. Ülkemiz insanı çalışkan ve üretkendir, yeter ki fırsat verilsin. Ne mutlu ülkesi ve milleti için çalışana ve üretene.

Fuat Böge, 23.05.2022

Mar
13

Karalamalarla Kişilik Analizi

Birçok kişi, telefonda konuşurken veya birisini beklerken bir parça kağıt alıp bir şeyler karalamaya başlar. Farkında olmadan, bu karalamalardan bazıları sık sık tekrarlanan parçalara dönüşürler ve siz her fırsat bulduğunuzda bu parçaları tekrar tekrar çizersiniz.

Öylesine yapılan karalamalar ile sık sık tekrarlanan karalamaları birbirinden ayırt etmek zorundayız. Öylesine yapılan karalamalar birkaç kez yapılır ve sonra yeniden tekrarlanmaz. Sıkça tekrarlanan karalamalar ise en sevdiklerimizdir, önümüzde bir kağıt varken yapmaktan kendimizi alamayacağımız karalamalardır. Hakkınızda bilmediğiniz şeylere işaret eden karalamalar işte tam olarak bunlardır.

Farkında Olmadan Yapılan Karalamalar

Bu bilinçsizce yapılan karalamaları oluşturan çizgilerin şekli, çizerken kalemle uygulanan basıncı ve düzeni, belirli karakter özelliklerine, duygulara ya da açığa çıkmamış olan duygulara işaret edebilir. Temel anlamlar şunlardır:

Geometrik çizgiler: Basit geometrik şekilleri (üçgenler, kareler, dikdörtgenler, vb.) ifade eder. Süsleme veya dolgu maddesi yoksa, kişi muhtemelen duygularını bastırmış ve her şeyi mantığıyla yürütmeye çalışmaktadır. Eğer şekillerde gölgeler varsa, bu o kişinin inançlarını sorgulama evresinde olduğunun göstergesidir. Bazı bölümler tamamen beyaz ve diğerleri tamamen siyahsa, bu kişinin şüpheleri olduğunu gösterir.

Sertçe veya kağıda bastırılarak çizilen çizgiler: Çizgi çok fazla basınçla çizildiğinde ya da kişi mükemmel bir şekilde çizmeye çalıştığında, bu durum kişinin endişeli olduğunu, aşırı derecede sorunlarına yoğunlaştığını ve takıntılı olma eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır. Bastırılmış öfke veya saldırganlık duyguları da tanımlanamamış olabilir. Eğer çizgi neredeyse kağıdı yırtıyorsa, o kişi şiddete eğilimli demektir.

Düzensiz veya zikzak çizgiler: Eğer çizgiler kesik kesik veya zikzak şeklindeyse bu fevriliği yansıtır. Bu insanlar gerginliklerini içlerinde biriktirir ve daha sonra uygun olmayan bir zamanda serbest bırakırlar. Genel olarak, bu insanlar duygulara çok fazla önem veren tutkulu insanlardır.

Oklar: Oklar genellikle agresif bir bileşeni ortaya çıkarır. Bununla, hızlı hareket etme eğiliminde olan dinamik ve fevri insanlar demek istiyoruz. Oklar soldan sağa doğru giderse, başkalarına yönelik saldırganlığı yansıtırlar. Eğer sağdan sola doğru giderse saldırganlık kişinin kendisine yönelik demektir. Eğri olan oklar ise enerjilerini belirli bir hedefe doğru yönlendirmeyi bilen insanlara işaret eder.

Spiraller: Spiraller gerçekten benmerkezci olanlara karşılık gelir ve bu nedenle bu insanların kendi çıkarları ile doğrudan ilgili olmadıkça bir şeyle ilgilenmelerinin çok zor olduğuna işaret eder. Sol tarafta biten spiraller, kişinin geçmişte yüzleşemediği çok fazla yükün olduğunu göstermektedir. Sağ tarafta biterse, kişinin yalnızlıktan korktuğunu, bu nedenle de kendi sınırlarından kurtulabilmek için topluma karşı duyduğu yoğun ihtiyaca karşılık gelir.

Yıldızlar ve Çarpılar: Yıldız çizmeyi sevenler, sosyal çevrelerinde ilgi odağı olmaya büyük ihtiyaç duyarlar. Fakat yıldızların bir çok ucu varsa ve ortası boşsa, bu depresyon ve melankoliyi gösterir. Haçlar, aşırı miktarda suçluluk duyan veya omuzlarında çok yük taşıyan insanlara işarettir.

İnsanlar: İnsan çizmek, kişinin diğer insanlara karşı savunmasız hissettiğini veya sorumluluklarını yerine getiremediğini düşündüğüne bir işarettir. Bu durum özellikle çizimler çok küçükse geçerlidir. Çizimler çok şematik, sopa figürleri gibi olduğunda ise, bu, büyük bir güvensizlik hissi, başkalarına yaklaşma korkusu ve kendini kapatma gerekliliği hissini yansıtır.

DAİRELER: Herhangi bir şey daire içine alınıyorsa bu onun kişi tarafından korunmaya alındığı anlamına geliyor. Sadece önemsemesinin dışında bu onun için aynı zamanda korunması gereken bir konu. Biraz bencilliği de gösterir, kendisi önemser ve onu kimseye kaptırmak da istemez.

MERDİVEN: Kişi bu şekilleri çizerek kırılgan bir tarafını korumaya çalışmakta veya hassasiyet duyduğu şeyleri belirtmeye çalışmakta. Yani muhtemelen o kişinin çok hassas olduğu durumlar konuşuluyorsa buna kolay kırılganlık da gösterebilir diyebiliriz.

KARE: Kendine ve elindeki bilgiye sınır çekerek, kendisini ve bilgisini hem korumak hem de sınırlarını koyarak saygı çerçevesini çizmek istediğini belirtir.

ÇİÇEK VE KURDELE: Kendisini iyi hissettiği ve tecrübeleriyle iyi ilişkisi olduğu anlamına gelir. Çiçek aynı zamanda iç güzelliği ve ruhu temsil eder.

GÖZ, TOP, KARA DELİK: Kişinin korkularını yansıtır. Burada bir şey hissediyorum ve biraz korkuyorum anlamına gelir.

BULUT: Kişinin endişeli olduğunu gösterir. Toplantı ile alakalı endişe ettiği bir durum olabilir anlamı da çıkarılabilir.

ARABA: Hayatta hep ilerlemeyi temsil eder. Hayatta ne olursa olsun hep ilerlemek istiyor demektir.

KALP: Toplantı esnasında kalp çizen kişiler fazla hayalperest olabilirler.

YILDIZ: Dilekleri temsil eder. Yıldızlar çiziliyorsa, içinden geçen dilekleri, istediği bir şeyleri dile getiremediği anlamına gelir.

KELEBEK: Kelebek çiziyorsa değişime ihtiyaç duyuyor demektir. Değişimi temsil eder.

ŞİMŞEK: Gerilimi ifade eden bu çizimler toplantıda gerildiğini ifade eder. Her an sert tepkiler verebilir.

ARTI: İnanmayı ve acıyı temsil eder.

DAİRE İÇİNDE YILDIZ: Konuya verdiği önemi vurgular. Diğer konulardan ayrıştırarak öne çıkarır.

KUŞ: Toplantıya tamamen hâkimdir ancak özgürlüğünden taviz vermek istememektedir.

Kaynak: İnternetten Derleme

Fuat Böge, 13.03.2022

Eki
18


Bu sekiz zaman yönetimi tekniği ile gününü daha verimli geçirebilir, kendine daha fazla vakit ayırabilirsin!

1. Zaman Kontrolü Yap

Zamanını nasıl harcadığını tam olarak bilirsen zamanını çalan şeyleri de görebilir ve bu konuda bir şeyler yapabilirsin. Örneğin uyandıktan sonra yatakta telefonunla çok fazla vakit harcıyor olabilir ya da iş yerinde, bir mail ile sonuçlandırabileceğin bir konuyu bir toplantı haline getiriyor olabilirsin. Zamanının tam olarak nereye gittiğini bilmek bazı vakit kaybettiren alışkanlıkları bırakmanın ilk adımıdır.

2. Bir Zaman Sınırı Belirle

Bir görev için bir zaman sınırı belirlemek eğlenceli olabilir. Hatta bu sana bir oyun gibi bile gelebilir. Örneğin tamamlaman gereken bir görev için kendine bir veya iki saat gibi kesin bir zaman sınırı belirle. Ardından, bu süre içinde görevi bitirmeye çalış ve bunu yaparken heyecanı hisset. Bu prensibi sadece işinde değil gündelik hayatında da kullanabilirsin.

3. Zaman Yönetimi Araçlarını Kullan

Teknoloji zamanı yönetimi için çok faydalı olabilir. Çeşitli uygulamalarla listeler yapabilir, tamamladığın görevleri ve henüz yapmadıklarını tek bir yerde görebilir, tekrarlayan görevlerin için kendine hatırlatıcılar kurabilirsin. İnternette ayrıca sana 25’er dakikalık çalışma, 3’er dakikalık dinlenme süresi verip zaman yönetimini geliştiren Pomodoro tekniğini de kullanabileceğin çeşitli uygulama ya da eklentiler bulabilirsin.

4. Yapılacaklar Listesi Oluştur

Bir önceki maddede de bahsettiğimiz gibi, bir listeye sahip olmak sana zaman kazandırır. Bir listen varsa günlük planında ne olduğunu veya bundan sonra ne yapacağını düşünmene gerek kalmaz. Listeler sayesinde odaklanmış ve motive kalabilirsin. Ayrıca listenden bir görevi tamamladığında tatmin duygusunu hissetmen de motivasyonunu artırır.

5. Önceden Planla

Önceden plan yapmak zaman yönetiminin kritik bir parçasıdır. İdeal olarak, bir sonraki hafta veya en azından bir sonraki gün için önceden plan yapmalısın. Önündeki gün veya hafta için ne yapılması gerektiğini bildiğinde daha düzenli kalabilirsin.

6. En Önemli Görevlerinle Başla

En önemli işlerini sabah yap. Bunun nedeni basit, sabahları en fazla enerjiye sahip olursun, böylece önemli görevleri daha verimli bir şekilde halledebilirsin. Ayrıca, en önemli şeyleri önce bitirmenin verdiği başarı hissi, gününün geri kalanını çok daha iyi hale getirir.

7. Yardım Al

Her şeyi kendi başına yapamazsın, bu yüzden bazı işlerin için yardım al. Bu işinde bazı sorumluluklarını alması için birini eğitmek de olabilir, zaman ayıramadığın ev işlerin için bir profesyonelden yardım almak da.

8. Her Seferde Bir Göreve Odaklan

Bir görevi yapmayı seçtiysen onu sonuna kadar yap ve bitir. Örneğin bir rapor yazarken aniden e-postanı sebepsiz yere kontrol etmek ve cevap yazmak sadece zaman yönetimi için değil, aynı zamanda konsantrasyonun için de kötüdür.

Fuat Böge, 18.10.2021

Ağu
18

5 kurbağa bir taşın üzerinde oturuyor ve suya girmek istiyor.

3 kurbağa aşağı atlamaya karar veriyor.

Kaç tane kaldı?

Beş, çünkü atlamayı seçtiler ama henüz atlamadılar.

Hepimiz biraz bu kurbağalar gibi değil miyiz?

Bir şeyi "yapmak" zorunda olduğumuzu biliyoruz ve umutsuzca hedefimize ulaşmak istiyoruz, ancak erteliyoruz.

Başlamak için “yarın” diyerek bekliyoruz.

Ama o “yarın” asla gelmeyecek.

Yarını bekliyoruz çünkü yarın her şey çok daha güzel olacak çünkü daha çok zamanımız ve daha az stresimiz olacağını düşünüyoruz…

Korkuyoruz, şüphelerimiz var ve neyin doğru neyin yanlış olduğundan emin değiliz çünkü o kadar çok negatif çevre ve bilgi kirliliğiyle felç oluyoruz ki…

Kendimizi sakinleştirmek için garip cihazlar, kozmetik ürünler ve haplar alıyoruz.

Ama gerçekte biz seçim yapamayan kurbağalarız.

Sağlıklı beslenmek istiyorsanız bir seçim yapmalısınız.

Gerçekten sixpack “karın kası” ve sıkı kaslar inşa etmek istiyorsanız, bunun için karar verip hemen eyleme geçmen gerekir.

Hedeflerinize ulaşmak istiyorsanız şimdi eyleme geçmelisiniz.

"Eyleme geçmeye" karar vermelisin!

Ünlü ressam Pablo Picasso der ki:

"Eylem başarının temel anahtarıdır."

Bugün başlayın ve hedefinize ulaşmak için ilk ve en önemli adımı atın.

Yarın değil, gelecek yıl değil, bugün başla!

Bugün doğru gün!

Fuat Böge, 18.08.2021

Tem
27

Beynini Geliştir Hayatın Değişsin!

1. Derin Nefes Alın: Daha fazla hava, kanınız –yani beyniniz- içerisinde daha fazla oksijen anlamına gelir. Nefesinizi burnunuzdan alın ve mümkün olduğunca diyafram kasınızı kullanarak ciğerlerinizin alt kısmını doldurmaya çalışın. Birkaç kez derin nefes aldığınızda bu sizin hem gevşemenizi sağlar, hem de daha net biçimde düşünebilirsiniz.

2. Meditasyon yapın: Şu an hemen uygulayabileceğiniz bir Meditasyon tekniği, yalnızca gözlerinizi kapayın ve dikkatinizi nefesinize yöneltin. Kaslarınızı gevşetmeniz meditasyonunuza yardımcı olacaktır. Eğer zihniniz gezinmeye başlarsa, dikkatinizi yalnızca nefesinize yöneltin. Beş-on dakikalık bir Meditasyon sizi gevşetir, zihninizi temizler ve özellikle zihinsel bir iş için sizi hazır hâle getirir.

3. Dik oturun: Duruşunuz, bedeninizdeki fizyolojik mekanizmaları ve dolayısıyla zihinsel süreçlerinizi etkiler. Bunu kendi kendinize kanıtlayabilirsiniz. Kafanız öne doğru sarkmış, gözleriniz yere bakar ve ağzınız açık biçimde matematik işlemleri yapmayı ya da bir problem çözmeyi deneyin. Sonra aynı şeyi bir de dik vaziyette otururken, ağzınız kapalı ve karşıya ya da hafifçe yukarıya bakar durumda deneyin. İkincisinde zihninizin çok daha kolay çalıştığını göreceksiniz.

4. Doğru düşünme alışkanlıkları: Birkaç hafta, belli bir problem çözme tekniği üzerinde çalışın. Kısa sürede alışkanlık haline geldiğini göreceksiniz. Gördüğünüz her şeyi bir an için yeniden dizayn etmeyi deneyin. Bu da bir süre sonra alışkanlık haline gelecektir. Bir parça çaba sarf ederek yararlı düşünme alışkanlıkları geliştirebilir ve sonra bunları çabasız biçimde kullanabilirsiniz. Alışkanlığın gücünden yararlanın.

5. Ölü zamanları değerlendirin: Arabayla bir yere giderken, bekleme salonunda beklerken, ya da boş boş otururken geçen zaman, değerlendirilmezse ölü olur. Bir kasetçalar ya da CD çalar ile arabanızda ya da boş zamanlarınızda yabancı dilde ya da kendi dilinizde bilgilendirici bir şeyler dinleyebilirsiniz.

6. Yabancı dil öğrenin: Yeni bir dil öğrenmenin, beyin işlevlerinde yaş ilerlemesine bağlı olarak gelişen performans kaybını azalttığı görülmüştür.

7. Konsantrasyon ve farkındalık egzersizleri: Zihninizi dağılmaktan alıkoyduğunuzda konsantrasyon ve net biçimde düşünme kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Zihninizdeki karmaşayı izlemeyi ve durdurmayı öğrenin. Zihninizin arka planında sizi belli belirsiz biçimde rahatsız eden şeyler dikkatinizi çektiğinde onları halletmenin yoluna bakın. Bu, aramanız gereken birini arayıp o işten kurtulmak ya da yapacağınız işlerin listesini çıkarmak olabilir. Böylece en azından şimdilik yapacağınız işleri unutabilirsiniz. Biraz pratik yaparak bu sizin için daha kolay bir hale gelir ve düşünme süreçleriniz daha güçlü olur.

8. Yazı yazın: Yazmak zihniniz için çeşitli yönlerden yararlıdır. Belleğinize önemli olan şeyleri söylemenin bir yoludur, böylece gelecekte bazı şeyleri daha kolay hatırlayabilirsiniz. Yazmak düşünme süreçlerinizi netleştirir. Yaratıcılığınızı ve analitik becerilerinizi geliştirmek için iyi bir egzersizdir. Günlükler, parlak fikirlerle ilgili notlar, şiir ve hikayeler yazmak zihninizi güçlendirecektir.

9. Mozart dinleyin: California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada bir müzik aleti çalan ve koroya katılan çocukların problem çözme ve mekansal düşünebilme konularında diğer çocuklara oranla daha büyük bir gelişme kaydettikleri görülmüştür. Bir başka araştırmada 36 öğrenciye üç tane mekansal düşünme testi uygulanmış ve ilk testin hemen öncesinde Mozart’ın iki piyano için Re Majör sonatı on dakika süreyle dinletilmiş. İkinci testten önce gevşeme kaseti dinletilmiş, üçüncüden önce ise yalnızca sessizlik içinde oturmuşlar. Bu 36 öğrencinin ortalama skorları şöyle 1. test: 119; 2. test: 111; 3. test: 110.

10. Uykunuza dikkat edin: Herkesin uyku ihtiyacı birbirinden, farklıdır. Kendi ihtiyacınızın altında ya da üstünde uyumayın. Uykunun saatinden çok derinliği önemlidir. Gün içindeki kısa kestirmeler beynin dinlenmesi ve şarj olması için oldukça yararlıdır.

11. Kafein: Kahve, birçok kişi için zihin açıcı özelliğe sahiptir. Ancak fazla miktarda alındığında zihnin çalışmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Kafein, bazı kişiler için uzun vadede olumsuz yan etkilere sahip olabilir. Ancak kısa vadeli olarak işe yaramaktadır.

12. Şekerden kaçının: Karbonhidratlar genellikle beyninizin bulanıklaşmasına yol açar. Çünkü şeker aldığınızda onu karşılamak için kana insülin salgılanır. Eğer önemli bir zihinsel iş yapacaksanız hemen öncesinde makarna, şeker, beyaz ekmek ve patates cipsi gibi şeylerden sakının.

13. Hızlı okuma: Birçok kişinin inandığının tersine okuduğunuz şeyi daha hızlı okuduğunuzda onu daha iyi kavrarsınız. Daha kısa sürede daha fazla şey öğrenirsiniz ve hızlı okuma gerçekten çok iyi bir beyin egzersizidir.

14. Spor egzersizleri yapın: Egzersizlerin özellikle uzun vadede beyin gücünü geliştirmesi sürpriz değildir. Fiziksel sağlığınızı olumlu yönde etkileyen her şey doğal olarak beyninizi de olumlu yönde etkileyecektir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar 10 dakikalık bir egzersizden sonra bilişsel fonksiyonlarda artış olduğunu göstermektedir. Beyninizi tazelemek istiyorsanız küçük bir yürüyüş ya da birkaç hareket yapabilirsiniz.

15. Daha etkili biçimde öğrenin: Bir şeyi öğrenmeye karar verdiğinizde hem başlamadan önce, hem öğrenme esnasında, hem de sonrasında notlar alın. Başlamadan önce kendinize “Şu an bu konu hakkında neler biliyorum?” diye sorun. Ve bunları bir kağıda not edin. Bu, zihninizi öğrenmeye hazırlayacaktır. Çalışmayı bitirdikten sonra bir sonraki seans için zihninizde birkaç soru olsun. Ve kendi kendinize “şimdi ne öğrendim?” diye sorun.

16. Zihninizi netleştirin: Dağınık odalar ve ofisler dağınık düşünmeyi körükler. Zihinsel işler yapacağınız yeri buna uygun biçimde organize edin. Zor bir zihinsel işe başlamadan önce bedeninizi esnetin ve birkaç derin nefes alın.

17. Eğlendiğiniz bir şeyler yapın: Bu hem stres düzeyinizi düşürmenize hem de beyninizi tazelemenize yardımcı olacaktır. Yalnız burada önemli olan yaptığınız eğlenceli faaliyete aktif olarak katılmanızdır. Televizyon seyretmek böyle bir amaç için uygun değildir. Zihni geliştirici eğlenceli oyunlar oynamak ya da bir hobiyle uğraşmak, kısacası sizi dinlendiren ve eğlendiren bir şeyler yapmak beyninizin daha iyi biçimde düşünmesine yardımcı olacaktır.

18. Beyin egzersizleri yapın: Beyninizi sürekli değişik yönlerde çalıştırın. Bulmaca çözün, satranç oynayın, bir şeyler ezberleyin. Beynin çalıştırılması sürekli yeni nöron bağlantıları geliştirilmesine yol açar.

19. Yeni şeyler öğrenin: Bu beyne egzersiz yaptırmanın bir başka yoludur. Yeni bir şey öğrendiğinizde beyniniz buna uyum sağlamak için yepyeni bağlantılar geliştirmek zorunda kalır.

20. Bir şeyleri iyi yapan insanları modelleyin: Yaratıcı, zeki ve üretken insanlarla birlikte vakit geçirin. Onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışın. Onların yaptıklarını yapın ve onların düşündüğü biçimde düşünmeye çalışın. Onların önerilerine dikkatlice kulak verin. Başarılı insanlar genellikle bunu nasıl yaptıklarını bilmez ve kendilerini başarılı görmezler. Onların söylediklerini değil yaptıklarını yapın.

21. Gülün: Güldüğünüzde salgılanan endorfin sayesinde, stres düzeyiniz azalır ve bu da beyin için uzun vadede çok yararlı bir şeydir. Gülmek, aynı zamanda sizi yeni fikirlere ve düşüncelere daha açık hale getirir.

22. Oyun oynayın: Beynin uyarılması ölçülebilir yapısal değişikliklere sebep olur. Yeni nöron bağlantıları ortaya çıkar ve yeni beyin hücreleri gelişir. Entelektüel oyunların yanı sıra göz – el koordinasyonunu sağlayan her tür oyun beyni uyarır ve geliştirir.

23. Şarkı söyleyin: Arabanızda yolculuk ederken veya yalnız kaldığınızda üzerinde çalıştığınız konuyla ilgili olarak şarkı söyleyin. Bu sizin sağ beyinle temasa geçmenizi ve onu çalıştırmanızı sağlar.

24. Kendinizin farkında olun: Bu beyin gücüyle direk ilgili gibi görünmemekle birlikte çok yakından ilgilidir. Kendinizi daha iyi tanırsanız ego ve duyguların etkilerinden kaçınabilirsiniz. Özellikle bir şeyleri açıklarken ya da tartışırken kendinizi gözlemleyin.

25. Stresten uzak durun: Özellikle uzun vadeli stresin bedeninizde meydana getirdiği hasarlar bir yana, beyninizi de olumsuz yönde etkilemektedir. Stres düzeyinizi bilinçli olarak azaltmak için gevşeme vb. tekniklerden yararlanın.

26. Kendinizi eğitin: Çeşitli araştırmalar az eğitimli kişilerin Alzheimer’a daha fazla yakalandığını göstermiştir. Herhangi bir alanda eğitim almak beyninizi daha güçlü hale getirir.

27. Yağdan uzak durun: Laboratuar araştırmaları yüksek yağ oranıyla beslenen hayvanların daha yavaş öğrendiklerini göstermektedir. Mümkün olduğunca zeytin yağı ve diğer türden sıvı yağları kullanmaya özen gösterin. Doymuş yağlar beyin hücrelerinin gelişiminde olumsuz etki göstermektedir.

28. Daha az yiyin: Aşırı yemek, sindirim için daha fazla kan akışı demektir ve bundan dolayı beyninize daha az kan gider. Bundan dolayı harcadığınız enerjiyle orantılı bir beslenme düzenini benimserseniz bu beyniniz için daha yararlı olacaktır.

29. Şüpheli gıdalardan uzak durun: Aşağıdaki gıdalar beyniniz için zararlı olabilir: Yapay gıda boyaları içeren besinler, yapay tatlandırıcılar, kola, mısır şurubu, yüksek şeker içeren içecekler, hidrojenlendirilmiş yağlar, şeker, beyaz ekmek ve beyaz un içeren diğer ürünler.

30. Kahvaltı edin: Kahvaltı tüm beden için çok önemli bir öğündür. Ve bu konuyla ilgili araştırmalar kahvaltı eden çocukların diğerlerine oranla daha başarılı olduğunu göstermiştir.

31. Soru sorun: Bu beyninizi formda tutmanın çok iyi bir yoludur. Yalnızca kendi zihniniz içerisinde kalsa bile soru sorma alışkanlığını sürdürün. Zihninize gelen her şeyi sorun ve muhtemel cevaplar üzerinde düşünün.

32. Beyin gücünüzü geliştirme planı yapın: Yeni alışkanlıkların edinilmesi, 20 ila 30 gün arası bir süre alır. Bu durumda uyguladığınız herhangi bir egzersizi ya da alışkanlık değişimini en azından üç hafta sürdürmelisiniz. Herhangi bir tekniğin etkisini hemen görebilirsiniz. Ama her tür tekniğin uzun vadeli yararları çok daha fazla olacaktır.

Fuat Böge, 27.07.2021

Ara
27

Ara
13

Hız Yüzyılı

Çok değil, bundan 50-60 yıl önce, Kağnı Hızında yaşardık hayatı. Bu gün İstanbul’da bir sitenin garajındaki araç sayısının, Anadolu’daki toplam araç sayısını geçtiği yıllardı. At arabaları vardı kasaba ve köylerde. Şehirlerde insan taşıması faytonlarla yapılırdı. At hızındaydı maksimum hayat. O da, dörtnala koşacak halin yoktu zaten. Rahvan at hızında yaşardık hayatı. Anadolu’nun ormanlarından, ormancıların kağnılarla kütük çektiği, kağnılara koşum yapılıp, tarla sürüldüğü yıllardı.

Yavaştı hayat! Bir o kadar da stressiz. Aslında hayatımıza stres kelimesinin bile girmediği yıllardı. Stres ne kelime. Huzurluyduk hepimiz. Yavaş, sessiz, sakin, huzur dolu bir hayat.

Vehbi Koç anılarında, Ankara’dan Eskişehir’e 4 günde, İstanbul’a ise 8 günde gittiklerini anlatır. 6 gün Ankara – İnebolu. Atlarla. O da atlar normal hızda giderse. 2 gün ise Vapur gelir ve Karadeniz coşmazsa İnebolu – İstanbul Vapur yolculuğu.

Şimdi İstanbul İzmir 5 saate düştü. Hala beğenmiyoruz. Basında son günlerde sıkça süre kısaltma yatırımları okuyorum. İstanbul – İzmir Otoyolu süre ve yakıttan 5 milyar TL tasarruf sağlayacakmış. Aynı şekilde geçen günlerde açılan Aydın-Denizli Otoyolu, seyahat süresini 2 saat 15 dakikadan, 1 saat 15 dakikaya düşürecekmiş. Yol sayesinde, zamandan yıllık 472 milyon ve akaryakıttan 142 milyon olmak üzere toplam 614 milyon TL tasarruf edilecekmiş. Amacım size son dönemde yapılan yatırımları anlatmak değil. Ama buradan hız yüzyılına gelmek istiyorum.

Eskiden 8 günde gidilen bir yolu 8 saatte çekecek gücümüz kalmadı. 4 saate düşen İstanbul Ankara yolculuğunda, sanırım bundan sonraki hedefimiz mümkünse 8 dakika olacaktır. İnanılmaz hızlandık. Saatte 20-30 km hızla gidiyordu ilk arabalar. Önlerinde araba geldiğini uyaran – düdüklü ve bayraklı yaya görevliler vardı. Yol açıyorlardı şehir merkezinin kalabalıklarında arabalara.

Şimdi saatte 340 km hızı beğenmiyoruz. Kanunlar el verse, araçlarda hedefimiz 500 km. Sırf bu hız tutkumuz yüzünden, ABD’li ünlü girişimci Richard Bronson, Virgin Hyperloop adlı şirketi ile Hyperloop adını verdiği kapsüllerde, insanlı ilk test sürüşünü geçen günlerde yaptı. Ve bu Yeni Nesil Ulaşım Aracında 172 km hıza ulaştı. Yerçekimsiz Vakumlu bir tüp içerisinde, sürtünmesiz bir şekilde yapılan bu yolculukta hedef kısa zamanda saatte 1.000 km hıza ulaşmak.

Hızın hayatımıza etki ettiği alanlardan birisi de şüphesiz haberleşme. Biz daha 5G’yi tartışırken, Çin 6G Test Uydusunu, Şanşi bölgesinde Taiyuan Uydu Fırlatma Merkezi’nden Uzun Yürüyüş-6 Roketi’yle başarılı bir şekilde uzaya fırlattı bile. 6G Teknolojisi, daha küçük güç çıkışına rağmen, uzak mesafede kayıpsız iletişimi sağlayarak 5G’den tam 100 kat daha hızlı olacak! (Meraklıları için buraya küçük bir not düşelim. Hem de hıza ne kadar meraklı olduğumuzu görmüş olalım.)

1980’lerde 1G vardı. Saniyede 2 KB veri indirmek mümkündü. (2 Kbps)

1990’larda 2G ile 1 saniyede 10 KB (10 Kbps)

2000’lerde 3G ile 1 saniyede 384 KB (384 Kbps)

2010’da 4G ile 1 saniyede 1 GB (1.024 kilobayt KB = 1 MB ve 1.024 megabayt MB = 1 GB Yani 1 GB tamı tamına 1.048.576 KB yapıyor. Şu beğenmediğimiz, bize kafa yedirten internet hızı, 20 yıl öncenin tam 2.730 katı ama bizi hala mutlu edemiyor.

Ve 2020’de 5G ile 1 saniyede 10 GB veri indirmek mümkün oldu. Ama sıkı durun! 6G, şimdikinin 100 kat daha hızlısı bir internet hedefliyor. Yani birkaç yıl içinde 10 GB x 100 kat hız = tam 1.000 GB yani yaklaşık 1 TB terabayt veri iletim hızına ulaşacağız saniyede. Ama inanın bu hız da bize yetmeyecek. 1980’li yılların sonunda ilk ticari bilgisayarları kullanma şansına sahip olanlar hatırlayacaktır. Tırt… Tırt… 3-5 dakika, bilgisayarın açılması sürerdi. Şimdi biz elimizi açma tuşuna götürürken, açılsın istiyoruz, bilgisayarlar.

Aslında bu hız tutkumuzu 25-30 yıl önce fark etmiş büyük üstat Peter Drucker. O zamanlar katıldığım bir seminerinde, “Kusursuz olmaya çalışmayın hızlı olun” demişti. O zamanlar Üstadı anlamadığımız kesin. Çünkü hız hayatımızda bu kadar önemli bir yer tutarken, onun gerçek önemini anlamamız Korona günlerinde oldu.

Temel ihtiyaçlarımızı karşılamanın, alışveriş yapmanın ve hatta maişetimizi temin etmek için bile dışarıya çıkmamızın riskli olduğu bu günlerde, eğitim, uzaktan çalışma, sipariş ve alışveriş dâhil hemen hemen her şey internet üzerinden dönüyor. Sanal âlem Dünya Tarihi’nde hiç bu kadar yüksek reytinge ulaşmamıştı.

Geçenlerde bir konuşmasında Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın, Ticarette yeni nesil bir e-ticaret kavramından söz etmeye başladık: Hızlı ticaret veya kısa adıyla h-ticaret.

Eskiden ticareti; Ticaret & e-ticaret olarak ikiye ayırırken bugün;

Ticaret, E-ticaret & H-ticaret olarak üçe ayıracağımız bir döneme girdik" demişti.

Bendeniz âcizane buna bir de C-ticareti eklemek istiyorum. Daha H Ticareti açıklamadan bir de C Ticaret’e değinmemi şaşırtıcı bulabilirsiniz. Ama merak etmeyin dördünü de açıklayacağım.

Ticareti biliyorsunuz. Az çok hepimiz bir şekilde yapmışızdır.

Ama E-Ticaret’i sadece internet üzerinden satış yapan kurumlar gerçekleştirmiştir ve bu sistem üzerinden online olarak sipariş veren tüketiciler de bu E-Ticareti deneyimlemiştir, bir şekilde.

Pandemi Dönemi’nde bu E-Ticaretin hızlı olmasının gerektiği çok özel bir döneme girdik. Eskiden anne veya eşlerimiz kahvaltı hazırlarken, ekmeği unuturlardı. Her şey hazır ama ekmek yok. Eee. Haliyle bize de bir koşu gidip almak düşerdi. Ama şimdi dışarıya çıkmanın belli riskler barındırdığı Salgın Günlerinde, bizim ekmek alıp gelme süremize yakın bir sürede, istediğimiz ürünü, anında evimizde veya iş yerimizde istiyoruz. Son dönemde rekabeti kızışan Eve Teslim Sektörünün çok daha büyüyeceğini düşünüyorum. Sadece onlar mı? Normal Marketler bile, 30 dakikada teslim seçeneği koydular web sitelerine. Şimdilik Moto-Kuryelerle hızlı paket servisi yapıyorlar. Ama 15-20 dakikanın da bize uzun geleceği günler gelecek, yakında. Ve o zaman Dronlarla Teslimat hızla yaygınlaşacak. Dünya’da epey örneği var. Zaten Kargo, Ambulans ve taksi amaçlı kullanıldığı ülkeler var ama yaygınlaşması 3-5 yılı bulacak)

Dolayısı ile alt yapısı buna hazır olmayan, teknolojiyi doğru ve etkin kullanmayan işletmelerin bu hızlı değişim döneminde ayakta ve hayatta kalamayacağını düşünüyorum.

Peki, C-Ticaret bu Hız Devrimi’nin neresinde? C-Ticaret, Online Canlı Satış Ticaret’i demek. Özellikle Fenomen, influenzer ve youtuber dediğimiz yüksek takipçi ve hayran kitlesine sahip kişilerin işletmelerce kullanıldığı bir ticaret yöntemi. Veya bu fenomenler kendi ürünlerini de C-Ticaret ile pazarlayabiliyorlar.

C-Ticaret adı üstünde canlı ticaret. Web üzerinden belli portallarda sektörel canlı satış sürecine dâhil oluyorsunuz. Bazen bir açık arttırma usulü ile teklif verdiğiniz, bazen ilk teklif verenin kazandığı değişik uygulamalar var. Önemli olan C-Ticaret’in satış kısmı yani ürün seçme kısmı değil. Olay bundan sonra başlıyor. C-Ticaret ile Canlı yayında görüp-beğenerek satın aldığınız ürünü, hemen teslim almak istiyorsunuz. Bu konuda normal siparişlerinizde olduğu gibi, 3-5 gün kargo bekleyecek haliniz yok. Genelde aynı gün teslimatın geçerli olduğu bu satın alma yöntemi, kargo şirketlerini 3-5 saat içinde teslimatı mümkün kılacak bir altyapı yatırımına zorluyor.

İşte bu, bence bu yüzyıla ismini verecek bir hız devrimidir.

Üstelik Korona Dönemi’nde Sanal Hıza bu kadar da alışmışken, salgın geçse bile hiç kimse bu hız lüksünden vazgeçmeyecektir.

Toplantılar için öyle saatler boyu seyahat sıkıntısını bir daha çekmek istemeyeceğiz kesinlikle. Birkaç dakika içinde davetlerin yapılıp, online hale geldiğimiz Zoom’lama yöntemleri, bizi sanal toplantı odalarına ışınlıyor adeta. Covid19’un belki de en büyük faydası, Home Office dediğimiz evden ve uzaktan çalışmanın (Distance Working) kerhen veya mecburen olsa bile birçok şirket tarafından vazgeçilmez hale gelmesi. Pandemi sonrasında işin belli bir yüzdesinde, en azından belli günlerde bu yönteme devam edeceğiz gibi görünüyor.

Hazır çocuklarımızın okulu da uzaktan eğitim ile (Distance Learning) gül gibi gidiyorken. Benden söylemesi. Kendinizi bu Hız Kültürüne alıştırın Dostlarım.

Özellikle ürün geliştiren, Ar&Ge yapan, yeni bir start-up ile girişimciliğe başlayan genç kardeşlerim. Mükemmel olmak iyidir. Ama bu zamanla olacaktır. Üstelik yatırımı ve ürünü mükemmelleştirmenin sonu da yoktur. Bu açıdan içinizdeki mükemmeliyetçi ruhun sizi yavaşlatmasına izin vermeyin. Siz hızlı olun. Rakipleri bir geçin. Onlar geride kalma şaşkınlığını üzerlerinden atarken, siz biraz daha mükemmele yaklaşmış olacaksınız zaten.

Bu konuda size çok faydası olacağına inandığım bir önerimle bitireyim.

İşinizi ne yavaşlatıyor? Sizi ne engelliyor? Ne durduruyor?

Şirket bütününde bununla ilgili bir anket (ama yüz yüze görüşme mümkünse bunu tercih edin) çalışması ile sizi yavaşlatan unsurları bulun.

Babanızın oğlu bile olsa acımayın. Sizi yavaşlatan şey bir kişi ise, uyarın, eğitin, geliştirin. Baktınız olmuyor. Hızınıza ayak uyduramıyor. Ondan kurtulun.

Sizi yavaşlayan şey sistemse, yenisini kurun. Devrim yapın. Radikal davranın!

Sizi yavaşlatan şey üretimse, Endüstri 4.0’a geçin. (İnsanlar yavaş yavaş insansız Endüstri 5.0’a geçerken, siz endüstri 4.0’ı ıskalamayın) Robotik bir sistem kurun. Internet of Things – Nesnelerin İnternet’ini anlayın. Yakında 8 milyar insan 40 milyar Şey’e (nesneye) entegre olacak, bağlanacak. Akıllı Fabrikalar çoğalacak. Siz de şirketinizi akıllandırın. Daha fazla teknoloji şirketine dönüşün.

Zira bu devrimi başaramayanların, başarısız kalacağı çok özel bir yüksek hız dönemine girmiş bulunuyoruz. Hayırlı yolculuklar…

Fikrin Sahibi: Münir Arıkan

Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Fuat Böge, 13.12.2020